MEHİR SENEDİ VE MEHİR ALACAĞI

MEHİR SENEDİ VE MEHİR ALACAĞI

1-MEHİR SENEDİ NEDİR?
İslam Hukukuna göre mehir; erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi vaad ettiği para
veya mal olarak tanımlanmaktadır. Medeni Kanunumuzda düzenlenmeyen ve örfi hukuka
dayanan mehir senedi davaları, boşanma davaları neticesinde gündeme gelmektedir. Mehir;
mehr-i müeccel ve mehr-i muaccel olmak üzere 2 ‘ye ayrılmaktadır.
Mehr-i muaccel, evlilik birliğinin kurulmasıyla, mehr-i müeccel ise evlilik birliğinin boşanma
veya ölüm sonucunda verilir.
Medeni kanunumuzda açıkça yer almayan davalar Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre
Türk Borçlar Kanunu kapsamında bağış vaadi olarak kabul edilmektedir. Çünkü tarafların
düzenlemiş olduğu mehir senedinin hukuken geçerli olabilmesi adına bağışlama vaadinin
şartlarını taşıması gerekmektedir. Kişi ileride bir malvarlığı değerinin karşı tarafın
tasarrufuna bırakılacağını taahhüt etmekle bir borç altına girer.
2- MEHİR SENEDİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ NEDİR?
Türk Medeni Kanunu, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal
veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu
nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehir, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir
hukuki ilişki olarak kabul edilemez . Mehr sözleşmeleri bugün de geçerlidir.
Öte yandan; mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline
kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi
geçerlidir. Ancak, bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 128. maddesinde ( 818
sayılı BK 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK’nın 288.
maddesinde (BK 238. maddesi) düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin
geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. (TBK m. 288/1).
3- BOŞANMADA MEHİR TALEP EDİLEBİLİR Mİ?
Esasen boşanmanın fer’i sonuçlarına ilişkin sözleşmeler hakim tarafından onaylanmadıkça
geçerli sayılmasa da, boşanmanın sonuçlarına ilişkin tali (ikincil) konularda tarafların
karşılıklı olarak anlaşmaları hukuken mümkündür. Dolayısıyla, sözleşme serbestisi ve ahde
vefa ilkesi çerçevesinde hakim taraflar arasındaki anlaşmayı onaylayabilir. Buna göre, mehir
senedi olması halinde hakim, mehre ilişkin bir borcun varlığına kanaat getirerek boşanma
kararında borcun ödenmesine karar verebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir olayda mehir olarak evlenene verileceg?i vaad edilen
tas?ınmazın, mehir senedinin hukuki yapısı gereg?i, bag?ıs?lama vaadi oldug?unu kabul edip
tas?ınmazın devrinin resmi s?ekle tabi olması gerektig?ini belirtmiştir.
Mehir alacağına ilişkin taleplerin boşanma avukatı tarafından ispat edilmesi mehir alacağının
mahkemece kabul edilmesi bakımından son derece önemlidir. Nitekim genellikle ispata
ilişkin olarak ihtilaflar çıkmaktadır. Senede bağlı taleplerin senetle ispat edilmesi, karşı
tarafça senet ile karşılık verilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla mehir alacağının tanıklar ile
ispat edilip tahsil edilmesi hukuken mümkün değildir.
4- MEHİR ALACAĞI İÇİN DAVA NASIL AÇILIR?
Mehir alacağı davası ile ilgili olarak boşanma davası ile birlikte dava açılabilmesi mümkün
olmaktadır. Boşanma davaları Aile Mahkemesi’ne başvuru yapılarak açılır. Eşlerden birinin
yerleşim yerindeki aile mahkemelerine dava açılabilir. Bunun yanı sıra boşanma davasından
farklı olarak malvarlığına ilişkin bir dava söz konusu ise bu durumda asliye hukuk
mahkemelerine başvuru gerekir. Davalının yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesine
dava açılır.
Evlilik birliği kurulurken eşler kendi iradeleri ile bu kararı uygulayabilir. Aile toplumun
temel yapı taşıdır. Bu nedenle de kanunlar aracılığı ile korunur. Eşler birçok nedene
dayanarak ayrılma yönünde bir karar aldıklarında mahkemelere baş vuru yapmak zorundadır.
Bu durumda da Aile Mahkemesi’ne müracaat etmek suretiile ayrılık işlemlerini
başlatabilmektedirler. Boşanma davalarına Aile Mahkemeleri bakar. Evlilik birliği mahkeme
kararı ile sonlandırılabilmektedir.
Mehir olarak adlandırılan kavram kocanın evlenme sözleşmesi anında veya sonrasında
kadına verdiği ekonomik değeri olan şeyler veya paradır. Bağışlama vaadi olarak tanımlanan
mehir için rızai bir akit denmesi de mümkündür.
Bağışlama vaadi ise bir akit olarak değerlendirilmemekte ve akdin kendisi olarak kabul
edilmektedir. Bağışlama vaadi ise Türk Borçlar Kanunu dikkate alındığında 288. Maddesi
uyarınca bağışlama sözü verme olarak kabul edilir.
Bağışlama vaadinin geçerli olması için yapılan sözleşmenin yazılı şekilde olması gerekir.
Mehir senedi ileriye dönük bir bağışlama vaadi niteliğine sahiptir. Bundan dolayı da
bağışlama vaadinin geçerli olabilmesi şekli hususların yerine getirilmesi ile mümkündür.
Mehir senedinin geçerliliği için de aynı koşullara bakılır.
Yargıtay kararları uyarınca mehir senetleri ispat aracı olarak görülür. Mehr-i müeccelin
evlilik birliği ile ilişkili olması ve evlilik akdinden kaynaklanması nedeni ile de aile hukuku
ile ilişkisi bulunur. Mehir senedinden kaynaklanacak alacak davaları için de Aile
Mahkemesi’ne müracaat edilmesi zorunlu olmaktadır.
5- MEHİR ALACAĞI ŞEKİL ŞARTLARI
Mehir alacağı şekil şartı bakımından kanunda belirlenen koşullarda hazırlanmış olmalıdır.
Boşanma davalarını müteakip ya da ölümün gerçekleşmesinin ardından kadına erkek
tarafından vaat edilen para ya da ekonomik değere sahip şeyler sözleşmenin yazılı olması
halinde hukuken geçerli kabul edilir.
Türk Borçlar Kanunu 288. Maddesi bağışlama vaadini şekil şartına bağlar. Mehir senetleri de
bağışlama vaadi kapsamında değerlendirilmesi nedeni ile yazılı şekil şartına tabidir. Tapulu
taşınmazlar için tapu dairesinde işlemlerin yapılmış olması gerekir. Tapusuz taşınmazlar
içinse taşınır eşya hükmünde kabul edildiklerinden resmi şekil şartına bağlılık geçerli değildir.
Mehir senedi yazılı olarak hazırlanması gereken bir belgedir. Bunun yanı sıra içerisinde yer
alan bilgiler açık ve anlaşılır olmak zorundadır. Şekilşartına uygun olmadan hazırlanmış
mehir sözleşmesi geçersiz kabul edilir. Bunun yanı sıra Türk Borçlar Kanunu 288. Maddesi
gereği yazılı şekil şartına uyulmadığı halde sözlü şekilde anlaşılan bedeller verildiğinde geri
alınamamaktadır.
Tarafların mehir olarak bir taşınmazı belirlemesi durumunda resmi şekil şartına uyulması
zorunludur. Bu durumda da taşınmazla ilgili olarak tapu memuru tarafından yapılmış
işlemlere gerek duyulur.
Mehir alacağı, evlenme sözleşmesi yapılırken ya da bu sözleşmenin devamı sırasında ortaya
çıkan bir anlaşma olarak kabul edilebilir. Kadına para veya ekonomik yönden değeri olan bir
şeyin hediye edilmesi mehir alacağının tanımıdır.
Mehir alacağının ileriye yönelik bir bağışlama vaadi olarak değerlendirilmesi ise pozitif
hukukun konuya bakış açısıdır. İslam Hukuku, Osmanlı Hukuku mehir konusunu aile hukuku
müessesesi içinde değerlendirmiştir. Günümüzde kullanılan pozitif hukuk içerisinde ise
mehir konusunun yasalarla düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Bağışlama ya da bağışlama
sözü verme kapsamında konu ele alınırken bu konuya ilişkin Yargıtay kararları uyarınca
hareket edilmektedir.
6- MEHİR ALACAĞININ ZAMANAŞIMI SÜRESİ
Mehir alacağı Türk Borçlar Kanunu kapsamında bağışlama sözleşmesi olarak
değerlendirileceğinden, anılan Kanunun genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık süre mehir
alacakları bakımından da uygulama alanı bulacaktır. Söz konusu 10 yıllık zamanaşımı süresi,
boşanma ile veya ölüm ile evliliğin bittiği tarihten itibaren başlar. Mehrin borçlusu olan erkek
eşin ölümü halinde, mehir borcunun erkeğin mirasçıları tarafından terekeden ödeme yapmak
şeklinde yerine getirilmesi gerekir.