TRAFİK KAZASI KAYNAKLI TAZMİNAT DAVALARI

TRAFİK KAZASI KAYNAKLI TAZMİNAT DAVALARI

1- Trafik Kazası Ve Trafik Kazası Kaynaklı Tazminat Davası Nedir?
Ülkemizde ulaşım sektörünün % 90’ından fazlası karayolu ulaşımı ile yapılmaktadır. Karayolları Trafik
Kanunu’nda trafik kazası; “karayolları üzerinde hareket halinde olan, bir ya da birden fazla, aracın
karıştığı ölüm, yaralanma veya maddi zararla sonuçlanan olay” şeklinde tanımlanmaktadır.
Trafik kazalarının bir sonucu olan maddi- manevi tazminat davaları, uygulamada en sık karşılaşılan
tazminat davaları türüdür. Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası, en az bir motorlu
aracın dahil olduğu bir kazada ölüm ve yaralanma gibi bedensel zararlar ile üçüncü kişilere ait ev, araba,
arazi gibi malvarlıklarında meydana gelen zararlarının giderilmesi amacıyla zarara uğrayan kişiler
tarafından trafik kazasında sorumluluğu bulunanlara karşı açılan bir tazminat davası türüdür.
Trafik kazası tazminatı, uygulamada hem bedensel hem de malvarlığı zararlarını ifade etmek üzere
kullanılmakta olup trafik kazası nedeniyle tazminat davasının hukuki dayanağı, trafik kazasının bir
haksız fiil sorumluluğu doğurmasıdır.
2- TRAFİK KAZASINDA MADDİ VE MANEVİ TAZMİNATI KİMLER ALABİLİR?
Eğer trafik kazası mağduru hayatta ise; bizzat kendisi maddi ve manevi tazminat davası açabilir.
Eğer trafik kazası mağduru vefat etmiş ise; onun vefatı ile maddi ve manevi zarar gören yakınları, annesi,
babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı, bakım ve desteği altındaki kişiler maddi ve manevi
tazminatlarını alma haklarına sahiptirler.
2- TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI KİMLERE KARŞI AÇILIR?
Trafik kazasından dolayı ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle dava edilebilecek gerçek ve tüzel kişileri şu
şekilde sıralamak mümkündür:
İşleten (Araç Sahibi), Girişimci, İşleten Gibi Sorumlu Olanlar: Bir motorlu aracın işletilmesi bir
kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu
aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle
işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan
müştereken ve müteselsilen sorumlu olur (KTK m.85/1). İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi,
aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru
gibi sorumludur. İşletenlerin bu sorumluğu “tehlike sorumluluğu” dur.
Sürücü ve Yardımcıları: Motorlu aracı kullanan sürücülerin ölüm, yaralanma ve maddi hasarla
sonuçlanan kazalardan dolayı sorumlu tutulabilmesi için kazanın meydana gelişinde mutlaka
“kusurlu” olmaları gerekmektedir. Onların sorumluluğu tehlike sorumluluğu değil kusur
sorumluluğudur.
Sigortacı: 2918 sayılı KTK m.91 gereği motorlu araç işletenler trafik sigortası yaptırmakla
yükümlüdür. Zorunlu sigorta koşulları çerçevesinde işletenin sorumluluğunu belli bir miktara kadar
üstlenen sigortacı işleten ile sürücü ve yardımcılarının kusurundan “kendi kusuru gibi” sorumlu olur.
Güvence hesabı (Duruma göre)
3-MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEME SÜRESİ KAÇ YILDIR?
Trafik kazası sonucu ortaya çıkan mağduriyetler için ceza kanunlarında çok daha uzun bir zaman aşımı
süresi öngörülmüş ise tazminat isteme süresi Ceza Kanunlarında düzenlenmiş olan zamanaşımı süresine
göre uzar. Yaralanmalı trafik kazalarında süre kaza tarihinden itibaren 8 yıldır. Ölümlü trafik kazalarında
ise süre kaza tarihinden itibaren 15 yıl olup eğer aynı olayda hem ölü, hem yaralı varsa tümü için
tazminat isteme süresi 15 yıl olacaktır.
4- TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLI TAZMİNAT DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ
MAHKEMELER HANGİLERİDİR?
Görevli mahkemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.2/1’e göre, trafik kazasından kaynaklı
maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme kural olarak Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Ancak trafik sigortasını yapan şirkete karşı açılacak tazminat davasında, TTK'nın 4/1-a ve 5. maddeleri
gereğince mutlak ticari nitelikte olması sebebiyle Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. 6102 sayılı Türk
Ticaret Kanununun 1483/1. maddesinde, sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere
faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları
belirtilmiş; aynı Kanunun 4/1-a maddesinde, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, TTK ‘da
öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenlenmiştir. TTK’nın 5.
maddesi ise aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye
ticaret mahkemelerinin, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli
olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Yetkili mahkemeler, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki
yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre
belirlenir. Davalılar birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.
Trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davaları haksız fiilden doğan davalar olduğu için,
trafik kazasının veya zararın meydana geldiği ve zarar görenin yani davacının yerleşim yerinde de
açılabilir.
2918 sayılı KTK m. 110/2’ye göre, “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin
davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer
mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.”