YARDIM NAFAKASI

YARDIM NAFAKASI

Anayasa’ya göre Türk toplumunun temeli ailedir. Geleneklerimiz de aile üyelerinin maddi
anlamda zor duruma düşmeleri halinde destek olunması gerektiği yönündedir.
Geleneklerimizin, ahlak kurallarımızın gerektirdiği aile üyelerine yardım etme hususu kanun
koyucu tarafından da vicdani bir ödev olarak kalmasının ötesinde düzenlemeye tabi
tutulmuştur. Bu düzenlemelerden biri de yardım nafakası kurumudur.
1-YARDIM NAFAKASI NEDİR?
Yardım nafakası, yoksulluğa düşecek alt soy, üst soy ve kardeşlere talep halinde dava
tarihinden itibaren bağlanan nafaka türüdür. (TMK m.364) Yargıtay HGK içtihatlarında;
yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını
geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri
olmayanların yoksul olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yardım nafakası mirastaki
sıra takip edilerek talep edilebilir. Yardım nafakasının kimden talep edileceği konusunda sıra
oldukça önemlidir. Çocukları olan biri yardım nafakası için çocuklarından talepte
bulunmadan kardeşlerine başvuramaz. Aksi halde açılacak davalar reddedilir.
2-YARDIM NAFAKASININ ŞARTLARI NELERDİR?
Yardım edilecek kişi, yardım edenin altsoyu, üstsoyu veya kardeşlerinden birisi
olmalıdır. Bu konunun detayları aşağıda incelenmiştir.
Yardım edilmemesi halinde kişi yoksulluğa düşecek olmalıdır.
Yardım talep eden kişi, tüm imkanları kullanmasına rağmen geçimini sağlayamıyor
olması gerekir.
Kardeşe yardım eden kişi refah içinde bulunmalıdır.
Kardeşe yardım edilebilmesi için, yardım edilecek kişinin kendi altsoyu veya üst
soyundan yardım alamıyor olması gerekir.
Kanunda ana ve baba ile eşe karşı bakım borcunu saklı tutmuştur. Bakım nafakası,
yardım nafakasından farklıdır. Bu yazının konusu olmadığından burada
incelenmeyecektir.
3-YARDIM NAFAKASININ MİKTARI NASIL BELİRLENİR?
Yardım nafakasının temel amacı yoksulluğa düşecek kişinin yoksulluğa düşmesini engelleme
ve geçimine katkıda bulunmaktır. Bu sebeple nafaka yükümlüsünü ekonomik olarak
zorlamadan nafaka alacaklısının yoksulluğa düşmesini engelleyecek bir miktar olmalıdır. Bu
sebeple hakim yardım nafakasının ne kadar olacağı, toplu ödeme yapılıp yapılmayacağı
hususunda geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde
ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik
durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. (TMK 365/5)
4- YARDIM NAFAKASINDA UYGULANACAK USUL NEDİR?
Yardım nafakası davasında yetkili ve görevli mahkeme taraflardan birinin yerleşim yeri aile
mahkemesidir. HMK m. 316’ya göre her çeşit nafaka davalarında basit yargılama usulü
uygulanır. Dolayısıyla yardım nafakasına ilişkin davalarda da basit yargılama usulü
uygulanacaktır. Davacı yoksulluğa düşmüş olan ya da düşme tehlikesi olanlardır. Ayrıca
nafaka alacaklısına bakmakta olan resmî veya kamuya yararlı kurumlar da davacı olabilir.
Davalılar ise nafaka yükümlüsü kişilerdir. Davacı yoksulluğunu, davalı ile arasındaki
hasımlığı ispat etmek ile mükelleftir. Davalıya ise ödeme gücü noktasında ispat yükü
binmektedir.
5- YARDIM NAFAKASININ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Yardım nafakası ilişkisindeki alacaklılık kişiye bağlıdır mirasçıya geçmez.
Yardım nafakası alacağı ilama dayanmakta ise hiçbir şekilde haczedilemez.
Nafaka talebinin kişiye bağlı olmasından kaynaklı üçüncü kişiye devredilemez.
Nafaka borçlusu muaccel olmuş borcunu nafaka alacaklısından olan bir alacağı ile onun
rızası dışında takasta bulunamaz.
Nafaka hakkından feragat edilemez fakat geçmiş dönemki nafaka alacakları ibra
edilebilir.
Nafaka isteme hakkı kamu düzenine ilişkindir.
6- REŞİT ÇOCUK YARDIM NAFAKASI TALEP EDEBİLİR Mİ?
Öncelikle belirtmek gerekir ki reşit çocuğa verilecek nafakayı iştirak nafakası ile
karıştırmamak gerekir zira boşanma sürecinde geçici velayet kendisinde olmayan taraf
müşterek çocukların bakımı hususunda diğer tarafla beraber yükümlü kılınmış bunun
neticesinde de mahkeme tarafından tedbiren yardım nafakası hükmedilmiş olabilir. Tedbiren
hükmedilen bu nafaka boşanma davası sonuçlanınca iştirak nafakası olarak ödenmeye devam
etmektedir. İştirak nafakası yalnızca ergin olmayan çocuğa verilecek bir nafaka türüdür. Eğer
ergin olmayan müşterek çocuğa iştirak nafakası ödenmesine hükmolunmuşsa bu nafaka da
çocuğun ergin olması ile kendiliğinden sona erecektir. Yardım nafakasında ise ergin olmak
nafaka talep etmeye engel bir durum değildir. Reşit çocuğun yardım nafakası talebi anneye
babaya veya her ikisine birlikte açılacak bir dava ile ileri sürülebilir. Reşit çocuğa
anne/babası tarafından zaten yardım ediliyor olması tek başına nafaka talebinin reddini
gerektirecek bir husus değildir. Çünkü bu halde anne veya babanın yardımı, kendi istekleri
doğrultusunda kesilebilmektedir. Anne veya babayı çocuğa yardım etmelerini zorlayacak bir
durum yoktur. Dolayısıyla bu halde bile reşit çocuk anne ve babasından nafaka talep
edebilmektedir. Yargıtay da bu konuda destekleyici bir karar vermiştir. İlgili ilamda şu
hususlar yer almaktadır.
“…Davacılar reşit olup üniversite de okumaktadırlar. Yukarıda açıklanan nedenlerle
davacıların geçinmesi için gerekli nafakanın mahkemece hüküm altına alınması zorunludur.
Davacının düzenli bir şekilde davalı babasından yardım almış olması, nafaka talebinin
reddini gerektirmez. Zira nafaka yükümlüsü baba; kendi rızası ile ödeme yapmadığı takdirde,
onu yardım etmeye zorlayan bir nafaka hükmü bulunmalıdır.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi,
22.01.2007 T., 2006/18804 E., 2007/17 K.)
Yardım nafakasına ilişkin genel kural burada da geçerlidir. Reşit çocuk nafakaya
hükmedilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğini ispat ettiği takdirde nafakaya hak
kazanabilecektir. Bununla beraber ergin çocuk eğitimi sebebi ile de nafakaya hak
kazanabilecektir. Eğitimine devam eden, yüksek lisans yapan, üniversite sınavına hazırlanan
ergin çocuk anne babasından yardım nafakası talep edebilecektir. Anne ve baba eğitimi
devam ettiği sürece çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
7-YARDIM NAFAKASI HANGİ DURUMLARDA KESİLİR?
Nafaka ödemekle yükümlü olan kişi ekonomik durumunun kötüleşmesi, ödeme gücünün
zayıflaması veya tamamen ortadan kalkması halinde mahkemeden nafakanın azaltılması veya
nafakanın kaldırılması talepli dava açabilir. Aynı şekilde nafaka alacaklısının ekonomik
durumunun kötü olması halinden kurtulması ve geçimini kendi imkanlarıyla sağlayabilecek
hale gelmesi ile nafakanın kesilebilmesi mümkündür.
8- YARDIM NAFAKASI YARGITAY KARARLARI
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk
dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, yardım
nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri kırk
bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" temyiz edilemez.
02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun'un 44. maddesi ile de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m. 341, 362)
Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298.maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden
değerleme oranında artırılması öngörülmüştür. Karar tarihi itibariyle bu miktar "78.630,00
TL" olarak belirlenmiştir. Temyize konu yardım nafakasının red edilen yıllık miktarı
18.000,00 TL olup, karar tarihindeki kesinlik sınırı 78.630,00 TL'yi aşmadığından 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan para
alacağına ilişkin karar kesindir. Açıklanan nedenle, davacının yardım nafakası davasına
yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
2021/7404 E., 2021/6624 K.)
Dava, yardım nafakası istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle davacı çocuk reşit olup, iki
yıllık meslek yüksek okulu mezunudur. Aynı zamanda, eğitimini 4 yıllık bir fakültede
tamamlamak isteyerek, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesine de kayıt yaptırmıştır.
Davanın açıldığı tarihte de 3. sınıf öğrencisi olarak eğitimine devam etmektedir. Meslek
yüksek okulundan mezun olmakla birlikte, mesleğine uygun bir iş bulamamış; özel yeteneği
nedeniyle düğünlerde müzik aleti kullanarak, cüzi bir miktar para kazanmaktadır. Kazandığı
para, ihtiyaçlarını karşılamadığı gibi, okulunun harç ve giderlerine de yetmemektedir. Bu
durumda, davacı çocuğun davalı babanın yardımına ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır. Baba
yoksulluğa düşmüş çocuğuna yardım etmek zorundadır. Çocuğun okulunu bitirip, bir işe
girmesi, çocuğun yararına olduğu gibi, babanın da yararına bulunmaktadır. Şu halde, yerel
mahkemece davacı yararına hakkaniyete uygun bir miktarda yardım nafakasına
hükmolunması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davacı çocuğun nafaka isteminin
tümden reddine karar verilmesi doğru değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 13.3.2015,
2013/3-1627 E., 2015/1020 K.)
“Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi
sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım
nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan
kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü
ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenle kanun koyucu, yardım
nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Kişi kendi emek ve geliri ile yaşamı sürdürmekten yoksun ise anılan yasa maddesinde sayılan
kişilerden yardım nafakası isteyebilir. Yardım nafakası takdir edilirken, yardıma muhtaç
olana bakmakla yükümlü diğer kişilerin de gelir durumu araştırılmalıdır. TMK da belirtildiği
üzere yardım edilmediği takdirde ilgilişahsın yoksulluğa düşecek olması da ön şartlardan
biridir. Bu doğrultuda TMK. 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek yardım
nafakasının takdir edilmesi gerekir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 04.03.2015 T., 2014/17296
E., 2015/3518 K.)